23 Aralık 2012 Pazar

Ayna Kırdım 7 Yıl Daha Bekarım (Evde Kaldım)

      Banyo aynamı kırdım :(   Çok sakarım çok :)   Bir diğer özelliğimde herşeyi kaybediyor olmam :)
     Annem; "Allahtan organların yapışık." diyor  yoksa ne yapardık? "  :D   

     Geri dönüşüm delisi olan ben değerlendirme işlemine giriştim bile.
      Kendime yeni bir ayna çerçevesi yaptım.  :)  Hem yazdan kalan deniz kabuklarımın büyük bir kısmıda değerlenmiş oldu. şimdi beğenilerinize sunuyorum. 


Malzemeler:

  
tabiki eski bir ayna :)                     Deniz yıldızı, Denizatı gibi objeler. Bende oyuncak kaplumbağa vardı. değerlendi



   Deniz kabukları
  


  





4-5 kat kalın mukavva karton
(Aslında ben kontraplak, ahşap bir tabakaya uygulamak isterdim ancak elimde öyle bir malzeme olmayınca mukavvaya denedim)  Bu kartonları puzzle yaparken kullanıyorum o yüzden evde çokça bulunuyor




 

Kartonu istediğim ölçülerde keserken zemine zarar vermemek için altına başka bir karton parçası koydum.


  Sonrasında objeleri gelişi güzel yerleşrirdim. fotoğrafta aynanın altından görünen mavi şey bildiğimiz plastik şişe kapağı. Ben aynam biraz havada dursun, zemine gömülü durmasın istedim. O yüzden altına 4-5 tane bu kapaklardan koydum. japon yapıştırıcısıyla yapıştırdım.






 



Önce Mukavvanın üzerine siyah ve mavi renkli fon kullanarak denedim çok istediğim gibi olmayınca kendi renginde kullandım. Sonradan hoşuma gitmeye başladı. Renk deniz kumunu anımsattı :)



VE  SONUÇ    :)    ( Aslında pekte sonuç diyemeyiz. o yerde kurumayı beklerken ben bekleyemedim hemen yayınladım :)









P.S. Önce sıcak silikon ile denedim ancak kuruyunca çıkmaya başladılar. Sonuçtan memnun kalmayınca kuvvetli bir yapıştırıcıyla hepsini baştan yapıştırarak sorunu çözdüm.





  Birde hazır şu deniz kabuklarına  el atmışken eski erimiş mumları değerlendireyim kendime şamdan yapayım dedim :)  benmari usulu eritilmiş eski mumları deniz kabuklarının içine döküp kimisinin üzerine de sim ekledim :) çok sevimli oldular ;)









SÖYLENMEMİŞ NE VARSA...






SEVGİYLE KALIN...
.

Bugün Günlerden Menemen... Bugün Günlerden Kubilay...




 

  Adı; Mustafa Fehmi Kubilay.
  Baba adı Hüseyin,
  Ana adı Zeynep.
  Ailesi Giritli 
  1906 yılında doğumuş.

    




   
     Asteğmen Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor. henüz 24 yaşında. 

    Tarih 23 Aralık 1930. Yer; İzmir   Menemen ilçesi. Cuma namazı çıkışı bir grup "Şeriat İsteriz" diye ayaklandı. Olaylar kısa sürede büyüdü... büyüdü... İlk müdahale edenlerdendi Kubilay. Cumhuriyete sahip çıkmayı canıyla ödedi.  
 
    Hemde ibret-i alem olsun diye kafası gövdesinden ayrılıp bir direğe geçirilip menemen sokaklarında gezdirildi...   "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti. Kubilay "devrim Şehidi" olarak simgeleşti.


Tüm Şehitlerimizi Şükran ve Rahmetle Anıyorum...


VE DAHA SÖYLENMEMİŞ NE VARSA...

 
 
 

12 Aralık 2012 Çarşamba

Sahalara Döndüm ki Ben... :)

    
     Tam üç ay sonra sahalara döndüm. :) Bugün iş günümün ilkiydi. Dört dersim vardı ama çok yorulduğumu hissettim. Öğrencilerim beni koltuk değnekleriyle görsün istemediğim için yürürken, merdiven çıkıp inerken dahada zorlandım. 
    
     Öğrencilerimi, ders anlatmayı, teneffüs zilini duymayı, çocuk gülümsemesini çok özlemişim...

     İş arkadaşlarımı da özlemişim... Dün heyecandan mı gerginlikten mi bilemedim tam sabah 03:40 gibi uyuyabildim. İlk günüm çok güzeldi. Özlenmek, beklenmek çok güzelmiş, İnsanın ruhu okşanıyor...




     Allahım herkes sevdiği,mutlu olduğu işi yapabilsin. İnşallah... AMİN...  ;)




Sevgiyle kalın... 

11 Aralık 2012 Salı

Brezilya Fönü Yaptırdım...

        İstanbul'a dönmeme 3 gün kala artık yeter dedim. Kendime yeni bir ben lazım. Kuaföre gittim. Önce saçımı boyattım,kestirdim,cilt bakımımı yaptırdım ve saçlarıma keratin uygulattım nam-ı diğer brezilya fönü be sonuçtan memnun kaldım ancak 3 gün pırasa gibi dümdüz hatta inek yalamış diye tabir edilen saçla dolaştım evin içinde :) allahtan işe falan gitmiyordum.

      Saçlarına keratin uygulatmak isteyen çalışan hanımlara tavsiye Cuma günü gidin. Çok pratik reklamda dediği gibi yıka ve çık :)

      Yarında işbaşı yapacağım heyecanlımıyım, gergin mi üzgün mü ayrımını yapamadım. Haydi hayırlısı bakalım... 

8 Aralık 2012 Cumartesi

Mucizeler Dükkanı...

      Cumartesiyi Pazara bağlamak üzereyken saatler. Ben hala erken uyamayı öğrenememişken; En sevdiğim şeyi yapıyorum...
  Türk kahvesi,kitap... Daha ne olsun...

     Kitap;Mücizeler Dükkanı alınalı neredeyse bir yıl olacak ama bir türlü sıra gelmedi. Yazın ameliyattan sonra kendimi, Kore dizilerine kaptırmıştım :P    Neredeyse 7/24 izliyordum. Zaten hep yataktaydım. İyi kötü Korece bile öğrendim :D

     Kitaba dönecek olursak;


     "Artık o eski tasasız kız değilim. yaşadığım her günün değerini biliyorum. çünkü hayatın ne kadar değerli olduğunu öğrendim...
      Hiçbir şeyi, özellikle de hayatı hafife almaz oldum. artık hiçbir günümü boşa geçirmiyorum. Çektiğim acıların bir karşılığı olduğunu öğrendim...

      Hayatın içinden dört güçlü kadın...
      Küçük mucizeler, büyük umutlar ve dostluğun iyileştirici gücüne dair sımsıcak bir hikaye... diyor yazar ve bu kitapta kendinizden bir şeyler bulacaksınız". Diye ekliyor.



     Bakalım... Kitapla ilgili yorumumu bitince postu güncelleyerek yazarım. Şimdiden iyi okumalar kendime...





SEVGİYLE KALIN...     Ve daha  SÖYLENMEMİŞ NE VARSA...





( Herşey bir tarafada böyle güzel dakikalar yaşarken, bu mevsimde, odada, tam da tepemde şu sivrisineğin ne işi var...   :)

7 Aralık 2012 Cuma

Kızlar Tecavüzcüleriyle Evlendirilsin...


     Evlendirelim kızlarımız tecavüzcüleriyle...

                Maksat namus(!) kurtulsun...
                Maksat elalemin çenesi kapansın....
                Maksat başlar yerden kalksın...

Ya kapanmayan yaralar....
Dinmeyen gözyaşları...
Durmayan yürek kanı...

     Ya tecavüz eden evliyse? O zaman kumalıkta meşrulaşır.    Hadi onu geçtim.
     Ya tecavüz eden babaysa,abiyse?  (!)

Onlarıda evlendirelim değil mi?
-Yuh! Yok artık daha neler? Diyorsunuz değil mi?

Neden?  Bu öncekinden daha mı az acıtır?

Tecavüz tecavüzdür. Bir kadına belkide hayatının en acı, en kötü, en iğrenç anları tekrar tekrar da yaşatılmaz ki... onunla bir ömür ( ömür denirse tabi) geçmez ki... Bir de ondan çocuk yapması beklenmez ki...

Belkide amaç son yıllarda iyice azalan nikah sayını arttırmaktır. Kim bilir...


Rabbim hepimizi korusun...






SÖYLENMEMİŞ NE VARSA...
 

3 Aralık 2012 Pazartesi

Yürüyorum ya ben :)


Yürüdüm yürüdüm
Değneksiz yürüdüm
Bodrum bana dardı
İstanbul'a döndüm...        ;)



      Bir mutluyum bir mutluyum ki sormayın gitsin. çok zorlanmakla birlikte en azından evin içinde  koltuk değnekleri olmadan yürüyebiliyorum. Rabbime hamd olsun... Bugünde dünya engelliler günü daha anlamlı. Ama İstanbul'a gelmeyi hiç istemedim Bodrumda çok iyiydim. ayaklarım geri geri gitti. ama yapılacak çok bişey yok. Şimdi evimdeyim burayı çok özlememişim sanki haftayada işbaşı hayırlısı bakalım.

     

SEVGİYLE KALIN...




SÖYLENMEMİŞ NE VARSA...

EYÜP KÖRLER KÜTÜPHANESİ


     
  Yazıyı paylaşmakiçin çok geç kaldım  farkındayım ama böyle oldu işte. Bugün de Dünya Engelliler Günü olunca postu daha fazla geciktirmeyeyim dedim.
        
 İstanbul  Eyüp’te Körler Kütüphanesi var. Ulaşımı çok kolay. Eyüp iskelesinin karşısı. Pier lottiye çıkmak için kullanılan teleferiğin 20 mt. ilerisinde Sarı bina.

         Burası görme engelli vatandaşlarımız için hizmet veriyor. Şöyleki; alt katında bilgisayar salonu  var. Burada görme engelli vatandaşlarımız  istedikleri kitabı gelip dinleyebiliyorlar. yada evlerinden yararlanıyorlar bu hizmetten.
       Üst katı ise işin mutfağının  olduğu yer. Okuma kabinleri burda.  Kitap okuma etkinliğine katılmak isteyenlere kapıları sonuna kadar açık. Ama önce bunun için uygun okuma yapılıp yapılamayacağına bakılıyor.
        Ben de gönüllü olmak istedim. Randevu almadan çaldım kapılarını beni çok sıcak karşıladılar. Okuma yapmak istediğimi söyledim. Mutlu oldular.  Önce elime bir metin verildi. Farklı yazı türleri içeren bu metni kendi kendime okumam istendi. Hazır  olduğumda  okuma kabinine geçtim. Ses geçirmeyen telefon kulübelerinden biraz daha büyük bir yer, dikkat dağıtacak hiç bir şey yok. Siz, metin ve mikrofon başbaşasınız. Kayıt cihazını nasıl kullanacağımı gösterip beni yalnız bıraktılar. Hazır olunca başladım okumaya.   
Burada yaptığım okuma kaydedilip değerlendirmeye alınıyor. Uygun ise dönüş yapılıp uygun okuma zamanları belirleniyor. Bizede belli zamanlara gelip kitabı okumak düşüyor. Sesimiz birçok kengelli vatandaşımıza ulaşıyor. Tek ricaları bu işi ciddiye almamız. ve okuma yapacak kişinin arayı uzun tutmaması .Malum kitaplar isteğe göre belirleniyor. Okuyucusu hazır olunca çabuk bitirmek gerekiyor. Gerçekten vakit ayıracak insanlara ihtiyaçları var.


Gönüllü olmak için:
Görme engellilere ses vermek ya da sesli kitaplardan faydalanmak için işte adres ve telefonu:
Telefon: (0212) 417 25 46 / Eyüp korlerbolumu@ibb.gov.tr

Fotoğraf çekmemiştim. Buyüzden görselleri netten aldım.

görsel kaynak: http://www.selimkerim.com/korluk/?page_id=76





SEVGİYLE KALIN...

2 Aralık 2012 Pazar

Suç ve Ceza ( sonunda okuyorum ...)



Türk klasiklerini bitirmiş Dünya klasiklerinin büyük bir kısmını okumuş olmakla beraber en önemli kitaplardan birini SUÇ VE CEZA'yı hala okuyabilmiş değildim.
 DOSTOYEVSKİ en sevdiğim yazarlar arasında yerini aldı. hakkını vermek lazım ruslar yazarlık konusunda başarılılar. Neyse lisedeyken okuduğum KARAMAZOF KARDEŞLER inanılmaz güzeldi. Kitabı okumaya başlamış hatta 1. cildini yarılamamıştım ama ayağım kırılınca  ailemin yanına geldim. Allahtan burda ablamın kütüphanesinde vardı. okudum. İnanılmaz güzel,akıcı bir kitap kesinlikle tavsiye edilir.