24 Kasım 2015 Salı

Öğretmenler Günü... on adımda on iki adım ;)


10 Adımda Öğretmenlikte Tükenmişlik Sendromundan Kurtulmak

“Neden öğretmen olmak istedim?” Hepimiz tükenmişlik hissiyle yüzleşiriz, bazen günlük olarak, ya da bazen benim durumumda olduğu gibi dördüncü dönemden sonra. Çoğu zaman kendimizi toparlayıp üzerimizdeki tozu kiri silkeleyip, öğrencileri eğitmede başarılı olmak için yeni stratejiler denemek üzere yeniden sınıfa döneriz. İtiraf etmeliyim ki , her seferinde içimde tekrar deneme isteğinin uyanması gittikçe daha da zorlaşıyor. Öğrencilerin birkaç yıl öncesinden daha zor olduklarını düşünmeden duramıyorum. Ayrıca üzerimizdeki sorumluluklar gittikçe daha da bunaltıcı olmaya başladı. Ve tabii ki öğretmen maaşları yetersiz. Hal böyleyken şunu sormadan duramıyoruz: “Buna değer mi?”
Yapılmaması gerekenler listesi hazırlamak yerine daha proaktif bir duruş sergileyip tükenmişlik hislerini azaltmanıza ve “Evet, değer!” cevabı vermenize yardım edecek şeylerin listesini yaptım.
Adım #1) Öğrencilerinizle Her Gün Eğlenin
Şakalar, hikayeler, bulmacalar, zeka oyunları vs. paylaşın. Bu dersi, hem siz hem de öğrencileriniz için ilginç kılar. Sadece bir iki dakika sürer ve çocukların günün konusuna uyum sağlamalarını kolaylaştırır.
Adım #2) Sağlığınıza Dikkat Edin
Bedeninizin fiziksel durumu duygusal tepkilerinizi etkiler. Bu yüzden asla kendinize dikkat ettiğiniz için suçlu hissetmeyin. Öğle yemeğini ya da sabah kahvaltısını atlamak çok kötü bir fikir. Her gün yeterli uyku aldığınızdan emin olun. Eve döndüğünüzde küçük bir canlandırıcı şekerleme yapın. Ayaklarınızı rahat ettirmek için daha iyi ayakkabılar edinin. Eskiden aktif bir öğretmen olduğumu ve bu yüzden egzersize ihtiyaç duymadığımı düşünürdüm, ancak kardiyovasküler ve üst beden egzersizlerine ihtiyacım olduğunu fark ettim. Haftada iki gün, koşu bandında 30 dakika, mucizeler yaratır. Basit şınavlar karnınızı, sırtınızı ve kollarınızı güçlendirir. Bunların, günün sonunda kendinizi yıpranmış hissetmemenize nasıl da yardımcı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız.
Adım #3) Yeni Bir Şey Öğrenin Ve Bunu Öğrencilerinizle Paylaşın
İlginç bir kitap okuyun. İster eğitimle ilgili ya da eğitimden bağımsız. Ben, Amanda Ripley’den “Dünyanın En Zeki Çocukları Nasıl Öyle Oldular?” isimli kitabı okuyorum. Çok ilginç ve eğitimle ilgili, böylece ders planlama ya da not vermeden zaman çalma konusunda kendimi suçlu hissetmiyorum. Her zaman okumak istediğiniz ama asla zaman bulamadığınız bir klasiği okuyun. Bir TED konuşması izleyin ya da beyinle ilgili ilginç yeni araştırmaları okuyun (bu arada benim yapmak istediğim de bu).
Adım #4) Başka Bir Öğretmene Yardım Edin
Motive eden deneyimlerinizi yerel olarak ya da online olarak paylaşın. Eğer bir bloğa yorum yazmaya zaman ayırırsanız, aldığınız tepkilere şaşırabilirsiniz. Kendi bloğunuzu açabilir, yeni başlayan ya da tükenmişlik hissine kapılmak üzere olan öğretmenlere yardım etmek için eğlenceli yazılar yazabilirsiniz. Mesleki hayatınızda aktif olun: Gönüllü öğretin, workshop’lar hazırlayın, resmi ya da gayrı resmi olarak başka bir öğretmene akıl hocalığı yapın. Hepimiz alabildiğimiz kadar yardım almaktan büyük fayda görürüz.
Adım #5) Birinin Gününü Aydınlatın
Bir aileyi arayın ve çocuklarının ne kadar iyi olduğunu söyleyin. Zorluk yaşayan bir öğrenci bulun ve iyi yaptığı bir şey hakkında ona samimiyetle iltifat edin. Bir yöneticiye ya da öğretmen arkadaşınıza küçük bir teşekkür mesajı göndererek, onlara sarılarak ya da küçük bir hediye sunarak minnet duygularınızı gösterin.
Adım #6) Hafifleyin
Gülümseyin (tatil değil ama olsun). Aynaya bakıp gülümsemeyi deneyin, sonra gerçekte gülmemeye çalışın. Bu neredeyse imkansızdır. Bu yüzden kendinizi gülümseyecek gibi hissetmiyorsanız bile gülümsemeyi deneyin. Eğer öğrencilerinizi kapıda selamlar ve onlara gülümserseniz bir mucize gerçekleşir: Onlar da size gülümserler.
Adım #7) Bir Bilim İnsanı Olun
Yeni stratejilerle denemeler yapın ve onlar hakkında uzmanlaşın. Öğrencilerinizden yardım isteyin. Bir kontrol grubu ve deney grubu kurun. Sonuçlarınızı belgeleyin ve onları bir toplantıda ya da konferansta paylaşın. Başarıyı kutlayın.
Adım #8) Olumlu Tarafından Bakın
Pozitif düşüncenin sesi olun, öğretmenler odasında bile. Bu, durumu değiştirmez ama kendinizi daha iyi hissedersiniz ve neşeniz yerine bile gelebilir. Öğretmenlik çok zor olsa da, asla tamamen kötü değildir. Yarı boş bardaklar, yarı dolu olanlar kadar heyecan verici değildir.
Adım #9) Ortamı Değiştirin
Akıllı tahtaları kapatın, sıraları kaldırın ve ışıkları yeniden ayarlayın. Sevdiğiniz kokuları getirin. Maceracı olun. Okula, kokulu mum ya da prize takılan koku cihazları getirip getiremeyeceğinizi danışmayı unutmayın.
Adım #10) Öğrencilere Daha Fazla Güvenin
Öğrencilerin onlara daha fazla güveneceğinizi bilmelerine izin verin ve onlara güveninizi kazanmaları için fırsatlar yaratın. Proje bazlı öğrenmeye zaman ayırmayı deneyin. Güçlü konu başlıkları geliştirin, öğrencilerle paylaşın, siz onlara eşlik ve koçluk ederken öğrenmelerine izin verin.
Bir Şeyleri Tersine Çevirmek

Öğretmenlerin katlanmak zorunda oldukları bütün bu (evet söyleyeceğim) “çöpler” yüzünden pesimizmin ve negatifliğin tuzağına düşmek daha kolay gibi görünüyor. Ama bu bizim seçimimiz olmak zorunda değil. Tutumumuzu kendimiz seçebiliriz. Ve benim önerdiğim şeyleri yapmak, uzun bir süre akıl ve ruh sağlığımızı korumamıza ve tükenmişlik duygusundan kurtulmamıza yardımcı olacaktır.



Kaynak: http://www.edutopia.org/blog/ten-tips-to-avoid-teacher-burnout-ben-johnson

öğretmenler günü...



Ayrıca bugün sevgili zümrem Murat hocam ikinci defa baba oldu. 
Ayrıca ablamın doğum günü. 
Ayrıca Kasım da aşk başkadır... :D



Söylenmemiş Ne Varsa...

17 Kasım 2015 Salı

Kurallar...Kurallar...Kurallar...





   Nette gezerken Şenayım şinanayım görmüş yolladı. şimdinin modası kurallar panosu hazırlamak. E ben çok sevdim bunları hemen yapalım dedim. Şenayım ben de isterim dedi. Kıskaaaaaaaannnnnnççççç :) Neyse bunu 10marifette gördüm. THERİA  kullanıcısı paylaşmıştı. Genellikle nette gördüklerimde cümleler; yapma, etme, yap, et  gibi sonuçlanıyordu. Oysa ben olumlama cümlelerine çok inananırım ve günlük hayatta da çok kullanırım.         (Tamam uzun bi süre depresyondaydım gözüm gönlüm olumlama görecek durumda değildi ama geçti gitti şimdi. )  ( yani sanırım :)))))





      Utanmasam tıpatıp aynını yapacaktım da beceremedim. boş zemin fotoğrafını paintte açıp farklı yazı karakterleriyle yazıp A3 boyutunda çıktı alıp renkli mukavvaya yapıştırıp girişe astım. Gelen giden e sen yalnız yaşıyorsun bu "biz"  ne oluyor ki diyor.
Biz: Ben, Keyfim ve Kahyası :)))  

   


   
Sonra Sınıfım için uyarlayayım dedim Uyarlamak mı şaka mısın yine aynısını yaptım. Hırkıs mıyım neyim. 


















      Aslında kendime ait bi evim olsa giriş duvarıma ailece seçeceğimiz cümleler yazardım bir de kendi el izlerimizle rengarenk boyardım girişi. :))  Anneme söylesem "ne o öyle yamalık gibi" de diyebilir fikri çok beğenedebilir. denemek lazım ;) 












    







   Sonra yetmedi Mutfak kuralları çıktı :)   Çok güzel değil mi ya :)) 
















      













Görseli şu adreste gördüm.





 Hazır bu panolara sarmışken Şenayım şinanayımın oğlu Eymenin 1. yaş günü bilgi panosu yaptık misafirleri çok beğenmiş ( hahaha kibirlendim mi ne ) :)



15 Kasım 2015 Pazar

pissss Dilek için hediye 4 magnet

     internette gördüğüm bir görsel çok hoşuma gitti acaba magnet mi yapsam kitap ayracı mı diye düşündüm magnette karar kıldım. çıktısını alıp hamur kabartma yaptım. dekupaj yöntemiyle arkasına hamburgerciden kalma magnetin mıknasını yapıştırıp vernikledim. Yalnız hamur kabartmayı cidden çok ince yapmak gerekiyor.




hahahahah I am shock!  geçen D&R dayken bunun zaten magnet olduğunu farkettim. Bu kadar uğraşmaya gerek yokmuş :))))

pissss Dilek için hediye 3 özel plakalı vosvos :)

Pissss Dilek için hediyelere devam...  şu özel plakalı arabalardan yaptım. ay bi kolaymış bi kolaymış ki. oyuncak vosvos alıp istediğini yazdığın plakaların çıktısını alıp yine hamur kabartma yöntemiyle arabaya yapıştırıp vernikliyorsun.
Ancak ben şöyle bir hata yaptım. verniklerken sprey vernik kullandım haliyle dağıldı :)) camları buğulu gibi oldu . Olsun ben çaktırmıyorum siz de çaktırmayın  :))))  en fazla 9 tl tutuyor ;)


Hazır elim değmişken birkaç arkadaşa daha yapayım dedim. onları fırçayla vernikledim :))) 









14 Kasım 2015 Cumartesi

pissss Dilek için hediye 2 kahve kavanozu

pissss Dilek için hazırladığım diğer bi hediye kahve kavanozuydu. Ben kahve seviyorum ya sanıyorum ki herkes aşık :))))

Biri beni hatırlarsa eminim ilk kahve tutkumdan başlar hatırlamaya...
 Neyse aldım cam kavanozu boyadım cam boyasıyla 4 kat ve bekledim üç hafta kurumasını. Ponpon fırçayla boyanınca hem çok kolay oluyor hem de boyanın harika bir dokusu oluyor. sonra etiketleri çıktı alıp hamur kabartma yöntemiyle kabartıp dekupaj tutkalıyla boyadım. %100 sevgimi de ekledim ki tam olsun. Etiketi buradan bulup hazırladım. seçeneklerden dilediğin şablonu alıp istediğiniz yazı ve içindeki renklerden birisiyle hazırlayabilirsiniz.











11 Kasım 2015 Çarşamba

kış mı gelmiş?

     Kalabalık caddeden araya saptım. Sessiz, karanlık....Hızlıca bir kaç adım atıp durdum birden ... Ortam tanıdık geldi. hava kararalı çok olmamış, sisli... ciğerime çektiğim koku...  Kömür kokusu... karbonmonoksit bi insanı mutlu eder mi? Beni eder hem de çok... Kış insanı değilim aslında ama sokaktaysam, karanlık ve sisliyse hava (yada kömürden bana öyle geliyor :) evlerin ışıkları yanıyorsa, içimi huzur kaplar, sıcacık hissederim... Hep evde mercimek çorbası hayal ederim beraber yenen...
    Anne babam sürekli çalıştıkları için iş saatleri birbirine hiç uymazdı yemekte biri varsa diğeri yoktu... iki elin parmak sayısını geçmez beraber yediğimiz yemekler...  Çocukluğuma gidince en büyük özlemim budur... Böyle kömür kokan soğuk havalarda evde hep beraber aynı sofrada çorba içmek... Böyle anları yakalayınca mutlaka durur seyrederim ortamı, ciğerlerime çekerim çocukluğumu, içimi özlem sarar hemen çocukluğuma götürür beni...Yine öyle oldu... Ama mutlu da eder ve içimden hep şu an her evde lütfen çorba içsinler diye geçer. beraber yenen...
    Hava soğuksa oralarda, yağmur yağmışsa... pencere kenarına geçip kahve içmeyin girin mutfağa çorba pişirin... Kimse yoksa yalnızsanız kendinizle beraber için... Kendinize gülümseyin...  Bahar yakında gelecek...
   
görsel için kaynak: https://oguzhandursun.files.wordpress.com/2012/03/puslu-sisli-ne-istiyoruz.jpg





 Madem çok bahsettim bu mercimek çorbasından o zaman tadıyla beni bir gün olsun yanıltmayan mercimek çorbası tarifi de vereyim tam olsun :)


Malzemeler:  10 -12 kişilik ( Allahhhh beee gözün doysun kızımmmm :))  olsun olsun valla güvenin bana ikinci kaseyi isteyen çok oluyor ;)

  • 2 su bardağı yada 2 kase mercimek
  • 1 adet kuru soğan
  •  İsteğe bağlı olarak 2 diş sarımsak ( isterseniz taze sarımsak) ben  bulunca ikisini de ekliyorum. tam bir sarımsak delisiyim :)
  • 2- 3 yemek kaşığı gerçek tavuk suyu ya da yarım tavuk bulyon( ben önceden haşladığım tavuk suyunu buz kalıplarıyla dondurup ihtiyaç duydukça çorbaya, pilava ekliyorum. Heheheh  duyan da beni mutfakta gerçekten becerikli zanneder :D
  • 8- 8,5 bardak yada kase kaynamış su
  • Ben sebze eklemiyorum ama annem,ablam havuç, patates ekliyorlar.
  • damak zevkiniz kadar biber salçası
  • yaklaşık 1 çay bardağına yakın sıvı yağ
  • damak zevkinize göre tuz,
  •  2 tatlı kaşığı kadar pul biber, kuru nane

Hazırlanışı:

yağ tencereye alınıp ısınınca ince doğranmış kuru soğan ekleyip bir iki karıştırıp iyice yıkadığımız mercimekleri ekliyoruz. bir iki çevirip salça ve tavuk suyunu ekliyoruz.  Yeşil sarımsak yoksa tam bu aşamada ince doğranmış sarımsağı ekleyip hızlıca bir iki çevirip sıcak suyu ekliyoruz. tuzunu da ekleyip yakaşık bir 20-25 dakika kaynatıp istersek süzgeçten geçirip süzme çorba elde ediyoruz kıvamına bakıp koyuysa çok az sıcak su ekleyip tekrar ocağa alıp bir 10 dakika daha kaynatıyoruz. Bu aşamada kuru naneyi ve pulbiberi ekliyoruz.  ( ki kesinlikle tavsiyem budur. süzgeçten geçirmek yani)
ya da blendırdan geçirip kıvamına bakıp sıcak su ekleyip bir 10 dakika daha kaynatmak üzere ocağa alıyoruz. yine baharatları unutmuyoruz.
servis ederken ben tabaklara taze sarımsak yapraklarından da doğradığım bi tabağı sofraya koyuyorum genelde herkes ekliyor tabağına. 

Not: çorba çok fazla geldiyse ve ertesi gün içilmez derseniz ben gibi dondurucuya da koyabilirsiniz. (ben bu ölçüyü tek başımaykende yapıyorum :)))))) 
ya da içerisine sıcakken pilavlık bulgur ekleyip bulgurun suyunu çekmesini bekleyinceye kadar da bir tava da yağ-kuru soğan ve salçayı kavurup bu karışımla buluşturup mercimekli köfte de yapabilirsiniz. tabi en son kıyılmış maydanoz ekleyip yoğuruyoruz. 

Afiyet olsun ... 




pissss Dilek için hediye 1 karatahta menü

     Pissss Dilek evlenmiş ama beni düğününe çağırmamıştı :)))))   Neyse affettirdi kendini. Çok severim onu yeri bende ayrıdır. Hazır bunalımdayken sürekli evde takılıyorken yemiyor ya da uyumuyorsam  ( neredeyse imkansız)  Dilek başta olmak üzere bir kaç arkadaşım için hediye hazırladım. istedim ki el emeği olsun. kullanınca beni hatırlatsın.  %100 sevgimi içersin :))))
     Hediyelerimden ilki karatahta menü hazırlamak oldu. İster günlük menüsünü yazar, ister eksik listesini isterse mesajlaşma panosu olarak kullanır diye düşündüm. Şimdilerde moda :) bende tam bir moda tutkunuyum :))))))

Önce kesme tahtası aldım.




 sonra siyah mat boyaya belli ölçüde derz dolgusu ve ihtiyaç halinde tiner kullanarak karatahta boyası yaptım. Bunu ilk http://nasilyapilirkibu.tumblr.com/post/19534302698/karatahtaboyasi  burda görmüştüm. ama asıl http://www.turuncuoda.com/p/chalk-paint-boyasi-hazirlama-bu-sayfay.html burdan öğrendim.
 sonra önce yatay sonra dikey iki kat fırçayla boyayıp rulo fırçayla üzerinden geçtim.


 kendime de girişe asmak için bir tahta parçasını boyadım.


 aşçımızı çıktı alıp hamur kabartma yöntemiyle hazırlayıp dekupaj tutkalıyla tahtaya yapıştırdım.
 sonra da sprey vernikle boyayıp bitirdim :) beyaz tutkal görünen yerler bir süre sonra kayboluyor :)

 bitti... İlk hediyem bu kadar...


1938...