29 Şubat 2016 Pazartesi

Olumsuz Davranışların 11 Olası Sebebi...

-Aneeee
_Babaaa  bunlar hep sizin yüzünüzden desem; annem" Aynı anne baba iki evlat daha yetiştirdi, onlar neden böyle değil" der. E al işte kıyaslama yapıyorsun :)))))

























Kaynak: http://www.yaseminislah.com/#!Olumsuz-Davranışların-11-Olası-Sebebi/hw0i5/56cda5d40cf2836ff5d6eac1


28 Şubat 2016 Pazar

Endişeli,korkmuş Bir Çocuğa Söyleyebileceğiniz Cümleler


Geçen dönemin son haftası günlerden Çarşamba. Tenefüsteyiz koridorlarda bi koşuşturma var ki şok edici. Çoğunluğunu kızların oluşturduğu gruplar tek aşağıya idare odasına iniyor ama yüzlerde ki şaşkın, korkmuş ifade kelimelerle anlatılır gibi değil... Ne oldu yu çözemeden cevap öğrencilerden geliyor öğretmenim işte şu sınıftaki şu öğrenciyi cin çarpmış. Haydaaaaa ...

          Öğretmenler tek tek sakinleştirip sınıflara alıyorlar çocukları ki gelin görün benim dersim de o sınıfa... Sınıfa bi girdim öğrencilerin çoğu yok kalanlar da hıçkırarak ağlıyor, korkudan titreyen de var, gülerek hocam olanları ben anlatayım mı diye arkadaşlarıyla dalga geçmeye çalışan da... Önce sorunun ne oloduğunu öğrenmeye çalışmalıyım ki bir çözüm önerebileyim ancak dersim lavabodan gelen öğrencilerle bölünüyor gözler ağlamaktan kızarmış, korku dolu bakışlar. Önce en yumuşak ses tonumla yatıştırmaya çalıştım. Tüm öğrenciler gelince tamam dedim Mercimek hadi buyur. Kriz yönetimi mi yapıyon olumlu sınıf iklimi mi oluşturuyon ne yaparsan yap ama günün geri kalanı bu çocuklar için zehir olmasın. Gelenlerden de kalanlardan da ağlamaya devam edenler var. Ben yine yumuşacık sesimle hafif tebessümle önce olayı anlamaya çalışıyorum. Sınıfta dolaşırken saçlarını okşuyorum çocukların ( ama nafile ben olsam aklımı oynatırım ben çoookkkıkk korkak birisiyim çünkü kaldı ki böyle hikaye dinlemeye bile tahammülüm yok) Allahtan yaramaz ama aklı selim bir öğrenciyle söze başladım.
- geçen dersiniz boştu değil mi? 
-evet.
Sonra...
- öğretmenim... arkadaşımız korku filmi anlatmaya başladı... ( valla derin bi nefes aldım korktuğum gibi değilmiş) sonra?
- ... arkadaşımız korkudan titremeye başladı. ... isimli kız arkadaşımız o arkadaşımızı o halde görünce ağlamaya başladı. Birisi yüksek sesle ahanda ...  ...yı cin çarptı dedi..

- düğüm çözülüyor sonra koridorlarda çığlıklar... olay 20 sn içinde tüm okula yayılmış. Korkusuz gözü pek öğrenciler gruplar halinde malum sınıfın kapısına doluşmuş....

- benim sıram. sakince yine o kaypak tebessümlü halimle cevapları çocukların söyleyebileceği sorular soruyorum. cevaplar hep olumlu olacak şekilde sormaya dikkat edip korkan öğrencilerimden cevap almaya onları konuşturmaya çalışıyorum. kabul ediyoruz hepimizin korkuları var önce kendi korkularımdan  bahsediyorum. çok detaya girmeden. korkunun da heyecanlanmak gibi, sevmek gibi, üzülmek gibi doğal olduğunu, hepimizin bu duygulara sahip olduğumuzu anlatıyorum en basit cümlelerle. Verdiğimiz tepkilerin de doğal olduğunu anlatıyorum evet korkunca bçığlık atabiliriz, ağlayabiliriz,ortamdan kaçabiliriz bunlar da çok normal. gözlemliyorum. Çocuklar biraz daha rahatlamış.  Tamam herkes açılmaya başlıyor korku filmlerinden bahsetmeyelim ben çok korkarım izlemem de dinlemem de diyorum. Çoğu başıyla onaylıyor beni. Artık sınıfta konuşmayan korkusunu paylaşmayan yok. Sonra okullarda aslında ne kadar güvende olduklarını anlamalarını sağlıyorum. Ortam iyice yumuşadı sonra aklıma gelen uygun 2 fıkra paylaşıyorum kahkahalar yoksa da gülümsemeyen de yok :) Ohhh bu iyiye işaret hatta çok daha iyiye. Nete giriyorum hemen bir kaç fıkra daha bulup anlatıyorum. Zil çaldığında çocukların kahkaha sesleri zil sesini bastırıyor. Kapıya geliyorum ki dışarıda çok büyük bi kalabalık sınıfı bekliyor. Dışarı çıkarken kapıyı ardına kadar açıyorum. dışarıdakilere gülümseyip içeriye bakıyorum çoğu oynamaya başlamış bir grup öğrenci de tahtaya çiçek çizmeye başlıyor sonra öğretmenlerinin adını yapraklara yazacaklarmış. Merdivene ulaştığımda kapının önünde kimsenin kalmadığını görüyorum. 
 eve gelince bir kaç veli arayıp teşekkür ediyor. İçim daha rahat şimdi...
Gelelim asıl meseleye böyle durumlarda nasıl davranacağımız öğretilmedi bize kriz yönetimi yok bizde anca kuram kuram kuram... Tamam onları da öğrenelim ama asıl önemli olan böyle durumlarda ne yapacağımız. Ayrıca her Eğitim fakültesinde hatta hatta her üniversite de ilkyardım zorunlu ders olmalı. Ben ehliyet alırken öğrendim. Nette aşağıdaki paylaşımı gördüm aklıma o gün geldi paylaşayım dedim.








5 Şubat 2016 Cuma

TENCERE DİBİN KARA BENİMKİ SENDEN KARA

          Gere yarısını geçeli çok olmuş, cam tıkırtılarına uyandım... Ne severim öyle birden bastıran yağmurun sesini... Cama nasılda güzel vuruyor damlalar. Bir kaç dakika sesi dinleyip huzur buldum. Sonra kalk dedim mercimek. Yağmuru izle.... Zor geldiyse de sıcak yataktan çıkmak değer dedim kendime. Çektim perdeyi, Aa e her yer kuru. Açtım camı sokakta çıt yok. Nasıl yani demek ki yanlış duymuşum. Girdim yine yatağa tam dalacam; Allah allah... Evet aynı ses; durmaksızın devam ediyor işte...  Bir iki dakika dinledim sesi huzurla huzursuzluk arası çıktım yataktan... Sonra odadan... Daha koridordan başlayan bi sıcaklık var;  ayrıca gittikçe büyüyen bi ses... Mutfağa daldım ki...

     ...  Yere çökmüş dua ediyordum kendime geldiğimde. Kaç dakikadır bu vaziyetteyim bilmiyorum. Elimde her an kullanılmaya hazır yangın tüpü... Az önce ne oldu? Sesi takip edip mutfağa girdiğimde sıcaklık yüzüme yüzüme vuruyordu. Ocağın üzerinde dövülmeye hazır demir kıvamında kızarmış düdüklü tencere, tıkır tıkır oynuyor... Sanırım önce doğalgazı kapadım, sonra sigortaları indirdim, vanaları kapayıp, camları açtım, yangın tüpünü hazır edip beklemeye başladım. Dilimde dua, kafamda deli sorular; binayı boşaltmalı mıyız?  Ev sahibine haber vermeli miyim? Bu tencere patlar mı? Ya patlamazsa? (Ben binadakileri boş yere telaşlandıracak üstüne bir de güvenlerini sarsacaktım. Her gece huzursuz gireceklerdi yatağa. Hoş haksız da sayılmazlardı ya neyse...) üç buçuk saat kadar öyle çöktüğüm yerden gözüm tencerede bekledim. Yerimden kalkayım soğumuştur artık dedim ama tutulmuşum hep aynı pozisyonda durmaktan ve yaşadığım stresten. Dokundum evet soğumaya yakın ılık; aldım lavabonun içine; açtım çeşmeyi bekledim biraz. Havasını alayım dedim hava yok. Açtım kapağını usulca... Derin tencerenin dibi kara. ay ışığının izin verdiği kadar görebiliyorum. Tehlike geçti artık diyip açtım sigortaları yaktım ışığı; ahhh tencere demeye bin şahit ister. Yaklaştım, dibine bakayım dedim. Anaaaa e ben lavaboyu görüyorum. kaldırdım ki tencerenin dibinde koca bir delik var. Delik var yaaaaa... Ben o koca tencerenin dibi delinecek kadar unutmuşum ocakta. Allahtan dibi delinmiş yoksa boomm...

          Annem küçükken hatta hala hep şu üç konuda eleştirir beni Allah için sadece bunlar değil tabi eleştirdikleri ama en çok eeennnn çooookkkkk şu üç konuda;
1. Allahtan organların yapışık yoksa onları da kaybedeceksin. ( Her zaman her şeyi küçük - büyük fark etmez kaybetme bir yerlerde unutma alışkanlığım var...
2. Malının kıymeti yok...  Cidden yok çok hor kullanırım.
3. Unutma unutulanlar unutanları hep unuturlar;) kişi bensem yani... Unuttuğum şeyler var benim... Ama evde özellikle ocakta bir şeyler unutuyorum. ısrarla, vazgeçmeden unutuyorum...  Unutkanlığım zaten kısa olan boyumu defalarca aştı... ;)

          Bugün de geçen ay yenilediğim düdüklü tencereyi yine içinde; kül olmayı değil pişmeyi umut etmiş nohutlarla birlikte ocakta unuttum. (son iki yılda bu 4. düdüklü tencerem. Kaldı ki annem neredeyse 20 yıllık düdüklüsünü geçenlerde yeniledi :D hem vallahi hem billahi hem tillahi... :D )   Açtım dolabı geçen haftadan beri yaktığım diğer tencereleri ve çaydanlığı da çıkarıp yanık tedavisine başladım. ( nasılsa ben bu tencereyle yetinmem biliyorum diyip son tencereye kadar biriktirip toplu temizliyorum :)))
       
Ciflemekten,tellemekten anca bu kadar


          Tencere dibindeki yanıklar nasıl geçer? Elimde gördüğünüz bu lavabo açıcılarla imkansız değil ;)

 Tencereye koyduğumuz su kaynamaya başlayınca ( ağzına kadar doldurmuyoruz çünkü bu lavabo açlar bayağı bir köpürüyor) bu ilacı yavaşşşşşçaaaaaaa döküp bir kaç dakika daha kaynatıp normal süngerle yıkıyoruz. ama iyice duruluyoruz aşırı aşırı iyice duruluyoruz...  Bitti... Çok inatçıysa tellenebilir bayağı yumuşuyor çünkü yanık tabakası ya da bir paket daha eklenebilir. Hepsi bu Aşağıya da bir öncesi - sonrası bırakıyorum. Dayanamadım tencere kurumadan fotoğrafladım.Bilgiyi paylaşmak gerek. Hayat paylaşınca güzel... :D Öyle işte Sevgiyle kalın...