Babaannemi kaybettim…
Babamla aramdaki en büyük köprüyü…
Babamı kaybedeli 15 yıl oldu… Ama babamın anısını en canlı tutabilen kişi babaannemdi. Ne zaman yanına gitsem saatlerce, bıkmadan hep babamı anlatır; bazen çocukluğunu, bazen gençliğini; biraz asiliğini, biraz çocuk sevgisini… Evde nerde oturur, ne seyreder, ne yer, neyi nasıl söyler… Bana-küçük kızına- nasıl seslenir, Hem de onu çok iyi taklit ederek arkamızdan neler söyler hep anlatır… Biz çocuklarına duyduğu büyük sevgiyi dillendirir durur… “Keşke size duyduğu sevgiyi gösterebileceği daha çok vakti olsaydı” der.
Daha önce hiç duymamış gibi dinlerim. O ağlar ben ağlarım…
Babaannem çok özel bir kadındır. Çok genç yaşta evlenmiş sanırım ilk kocasını sevmiş ondan çocukları olmuş kimi yaşamış kimi ölmüş… Sonra eşini kaybetmiş kanserden… Evlat acısına eş acısı da yüklenmiş… Keşke bu kadarla kalabilseymiş…
Malatyalıdır babaannem… Hala böyle uygulamalar var mı bilmiyorum ama el kapısına gidemez diyerek kaynıyla evlendirilmiş. Ses edebilir mi? Haşâ. Direnmemiş, boyun eğmiş… Ondan da çocukları olmuş kimi ölmüş kimi yaşamış… Babamda ikinci eşinden yani kaynından olan çocuğu düşünsenize babamın ağabeyi (öz desen değil-üvey desen hiç değil) aynı zamanda amcasının oğlu… Toplamda 9 çocuk dünyaya getirmiş ikisi bebekken ölmüş… Hani adıyla yaşasın deriz ya yeni doğana. Onlar adı konulsa da yaşayamamış…
Sonra ikinci eşini kaybetmiş kanserden… Fabrikada işçi olarak çalışmış emekli olmuş, başını sokacak ev almış çocuklarını büyütmeye çalışmış kendi başına… Hiç birisi okumamış ama yetenekli olanlar varmış. Mesela Sabahattin amcam resimle ilgilenirmiş. Sokaklarda karakalem resimler çizermiş. 78 de kaybolmuş… Bir gün evden çıkmış bir daha ne ölü ne diri hiçbir haber alınamamış. Her kapı çalınışında adını zikrederdi belki odur diye… İnsan ölüme alışıyor da kayıp bir başka zor. Devrim babaannemin yuvasını yıkmış. Sağ sol olaylarının zirvede olduğu dönemmiş.” Ya yurt dışında ya da kim vurduya gitti” derdi hep. Bazen de okkalı bir küfür tutturup; “ belki de yaşıyor ama gelmek istemiyordur” derdi. Ben sadece fotoğraflarda tanıdım sabahattin amcam ben doğmadan silinmiş yaşayan aile nüfusumuzdan… Tabi babaannem için bu asla böyle olmamış. Televizyondaki birçok programa başvurulmuş ama oradan da bir netice alınamamış…
Bu arada babaannemde yakalanmış hastalığa teşhis rahim kanseri olmuş; Her çeşidi bulunan aileye. Ama o direnmiş Ankara’da tedavi olmuş. İlk ve son kez o dönemde binmiş uçağa ne zaman anlatsa tekrar yaşardı o anları. Çok korkmuş…
Ben 12 yaşımdaydım Ali amcamın ölüm haberini aldığımızda. En büyük amcamız babaannemin ilk göz ağrısı nasıl bir acıdır tarifi olmaz, yaşayan bilmez, evlat acısı başka tabi… Amcam ölmüş kanserden… Uzun yıllar yurtdışında yaşadığı sonra da ailesiyle İstanbul’a yerleştiği için özlemde varmış...
Sonra Gülizar halam sıra bende demiş uzun, zorlu kanser mücadelesini kaybetmiş kan kanserine yenik düşmüş ardında altı çocuk… Halam tedavi görürken saçlarını kaybetmişti. Annemin gençliğinden kalma kalın tutam saçı vardı. Sandıkta dururdu. Sandık ne zaman açılsa ki ablamla evde en sevdiğimiz zaman dilimlerinden birisiydi(çeyiz paylaşımı yapardık… Çocukluk işte annem kendi çeyizindeki her parçanın hikayesini anlatırdı. Neyse konumuz bu değil. Hep neden saçları burada durur diye düşünürdük Çok güzel bir bohçanın içinde saklardı o tutamı Annemin saçları çok ama çok güzelmiş. Sanırım hatıra diye saklamasını istemiş aynı zamanda akrabası da olan kuaför; o da saklamış ama neye niyet neye kısmet o saçtan halama peruk yapılmıştı. Babaannem halamla hep kavga ederlermiş “Biliyor musunuz halanız kocaya kaçtı” derdi. “Hem de nişanlısına sanki ben vermemişim gibi”. Tek halam vardı. Onca erkeğin arasında babasız aynı zamanda altı babayla (ağabeylerini kastediyorum) Kız evlat yetiştirmek zor olmuştur ama Türk anasının başaramayacağı şey yok vesselam. Neyse üçüncü evladını da vermiş toprağa; acılar katlanmış.
Sonra Ahmet amcam var. Kendisi kahvehane çalışırdı. O yüzden gündüz uyur gece de evde olmaz dı. Çok hatıram yok onunla ilgili. Öldüğünde bekardı. Şu an neden öldüğünü hatırlamıyorum daha doğrusu kanserin çeşidini… Ah hatırladım kendisi gırtlak kanseri idi...
En küçük amcam Erdoğan; yeri ayrıdır bende hatta tüm ailede. Kendisi söz yazar besteler yapardı. Hatırlıyorum da ben 10 yaşımdayken babam erken yatın demişti. Gece eve polis gelince meraktan baktık Erdoğan amcam ve yanında çıtı pıtı bir bayan vardı. Amcam sevdiğini kaçırmış; doğruca bize getirmiş. Aileler barışmış nişan yapılmış araya nifak girip ayrılmışlar. Bir birlerini çok sevdiler 5 yıllık ayrılıktan sonra tekrar birleştiler kader dedikleri bu işte. Düğün hazırlıkları başlarken yengem İstanbul’a doğru yola çıkmış muhtemelen akraba daveti içindir. Trafik kazasında araçtan kurtulan olmamış. Amcam hayata küstü sanırım. Sonra ona bilin bakalım ne oldu. Hastalandı. Bilin bakalım teşhis ne? Bağırsak kanseri. Çok acılar çekti. Uyuşturucu iğne için hastaneyi yıkardı. Öldüğünde ben lise birinci sınıftaydım. Son sözü anne oldu… Ben de babaannem gibi başucundaydım…
O öldüğünde lise son sınıftaydım. Üniversite sınavına hazırlanıyordum. Babaannemle küstüm. Babam kendisini ziyaret etmemi istedi. Çok özlemiş. O kadının evine gelmem dediğimde o kadın benim annem dedi. Hala kulaklarımda sesi. Çok değil; bu telefon konuşmasından sadece 2 gün sonra Pazar günü öldü babam. Adana da çok yağmur vardı. Nerdeyse sel… babam çok severdi yağmuru… Yağ mübarek derdi… yağ… Canımmmm babam ölüm nedeni kalp kriziydi ama o da bağırsak kanseri tedavisi görmüş iyileşmişti.
Babam babaanneme son kez evlat acısını tattırdı. Zaten geriye de sadece Yusuf amcam kalmıştı… Muhtemelen o da malum hastalığa sahip ama hala doktora gidip teşhis koydurtmuyor. O’na hak vermemek olmaz sanırım.
Bu arada söylemeden geçmeyeyim babaannem hicri takvime göre 1335 yılı doğulumlu. Miladi takvime çevirince 1917 yapıyor. Rabbim Taksiratını affetsin. Kendisi Osmanlı padişahı dönemini yaşamış olmakla beraber; Bugüne kadar 11 Cumhurbaşkanı gördü…
3 aydır yataktaydı babaannem kalkamadı. Dün hakkın rahmetine kavuştu. Beni haberdar ettiklerinde çoktan defnetmişler. O yüzden amcama çok kırgınım…
Babaannem 15 yıl yeni bir evlat acısı yaşamadı ama. Hayatta kalan tek evladı için hep endişelendi. Ayrıca Sabahattin amcamı hep bekledi… Umudunu asla kaybetmedi…
Umarım Öte tarafta çok huzurlusundur… Çocuklarınla berabersindir… Babama selam söyle onu çok özledim… seni de…
7 yorum:
Başın sağolsun.. Umarım seni ve aileni uzun sağlıklı güzelikler dolu bir hayat bekliyordur..
David Guetta titanium dinlemeni tavsiye ederim acılara iyi geliyor:))
başın sağolsun canım...
böyle durumlarda kelimeler kifayetsiz kalıyor ne diyebilirim ki...
doğanın kanunu...
Okudum agladim-agladim okudum. Bir aci bu kadarmi icte hissedilir, okurken babannenin yerine koydum kendimi, ki tam Osmanli kadiniymis.Bu kadar aciya nasil dayanilir dememek lazimmis, demekki dayaniliyormus. Allahim nurlar icinde yatirsin insallah. Seninde basin sagolsun, allah sabirlar versin. Geride kalanlarin uzun ve saglikli omurleri olsun insallah...
neleri sığdırmış yüreğine, ne kadar üzücü ve dramatik, ne denebilir ki, gerçekten cümle kurmak çok zor, mümkün değil benim için. Allah sabırlar versin canım mekanları cennet olsun inşallah.
Nur içinde yatsın inşallah baban da, babaannen de. Çok üzüldüm.
Merhaba canım, babamın hastalığı için yaptığın değerli ziyaret ve yorumun için teşekkür etmeye gelmiştim.
Ama gördüm ki bu güzel kalp çok üzüntülü ve maalesef hiç bir şey kaybettiği değerli varlığını geri getiremez.Allah mekanını cennet eylesin dilerim.Sana dayanma gücü versin.En içten sevgilerimle.
obilirobilmez, X madame, mevlüde Turk, Handanın Dünyası, Ahu, ahestebeste
Birbirini tanımayan ,hiç karşılaşmamış insanların acılarını paylaşmak çok başka bir duygu. Her şeyden önce samimi diye düşünüyorum. Hepinize taziye ziyaretiniz için tek tek teşekkür ediyorum. Sizler sağ olun diyorum. Ölüm kaç yaşında gelirse gelsin insan yakıştıramıyor. Rabbim herkesi sevdiğine bağışlasın...
obilirobilmez Tavsiyen içinde ayrıca teşekkür ediyorum dinledim.
Yorum Gönder